Sosyal Fobi Nedir?
Sosyal durumlarda, kalabalık ortamlarda yoğun bir rahatsızlık duygusu mu yaşıyorsunuz? Peki, bunun sebebinin sosyal anksiyete bozukluğu olabileceğini hiç düşündünüz mü? Sosyal anksiyete bozukluğu, diğer adıyla (sosyal fobi), sosyal ortamlarda ortaya çıkan bir kaygı bozukluğudur. Bu rahatsızlığa sahip kişiler, sosyal olduğu durumlarda çevresindeki kişiler tarafından gülünç bulunmaktan ve utanç verici bir duruma düşmekten kaygı duyarlar. Hatta çoğu zaman bu kaygı durumu önüne geçemedikleri bir korkuya dönüşür. Sosyal fobi, bireylerde kendilerinin sürekli eleştirileceği ve yargılanacağı düşüncesini oluşturur. Bu düşüncelerinin gereksiz ve abartılı olduğunu fark etseler bile sürekli gergin ve rahatsız hissetmelerini engelleyemezler.
Topluluk önünde konuşma yapmak ya da bazı sosyal durumlarda kendini gergin hissetmek veya çekinmek çok normaldir. Fakat böyle durumlardan inatla kaçınmak, gereksiz olduğunu bildiği halde öncesinde, sırasında ve sonrasında aşırı bir korku haline girerek hayatını, ilişkilerini, özgüvenini etkilemesine izin vermek kişideki sosyal fobinin işaretidir [4]. Bireyler, kendilerindeki duygu değişiminin sebebinin basit bir çekingenlik mi yoksa sosyal anksiyete bozukluğu mu olduğuna dikkat etmelidirler.
Belirtileri
Sosyal fobiye sahip insanlar sahip oldukları belirtileri başkalarının fark etmesinden endişe duyarlar. Bu durum ise belirtilerin daha da şiddetlenmesine yol açabilir. Bu belirtileri şöyle sıralayabiliriz [2]:
- Kalabalık yer ve sosyal durumlardan kaçma hali,
- Aşırı terleme,
- Kontrol altına alınamayan korku ve panik hali,
- Nefes darlığı,
- Mide bulantısı ve baş dönmesi,
- Odaklanma sorunu,
- Boğazda kuruluk hissi,
- Ellerde ve vücutta titreme,
- Kızarma,
- Çarpıntı hissi,
- Kekeleme,
- Kafa bölgesinde ciddi bir basınç ve ağrı hissetme,
- Acil idrara çıkma ihtiyacı duyabilirler.
Nedenleri
Sosyal anksiyete bozukluğu, çoğu kişi tarafından fark edilmese de oldukça yaygındır. Bu durumdaki her bireyin tetikleyici nedeni farklı olabilir. Yaygın sosyal anksiyete bozukluğu nedenleri şunları içerir [1]:
- Topluluk önünde aktivitelerde bulunmak (Konuşma/sunum yapmak, sahne performansı sergilemek vb.)
- İnsanların ilgisinin bireyin üzerinde olması,
- Serotonin hormonunun dengesizliği,
- Baskıcı ve kontrolcü bir ortamda büyümek,
- Geçmişte sosyal bir ortamda yaşanan kötü bir tecrübe,
- Birileri tarafından izlenmek,
- Bireyle alay edilmesi,
- Her daim eleştiriye maruz kalmak,
- Çok fazla kalabalık ortamlarda bulunmak,
- Önemli kişilerle muhatap olmak,
- Toplum içinde telefonla konuşmak,
- Umumi (genel) tuvaletleri kullanmak,
- Kalabalık bir ortama sonradan gelmek.
Bireyin Hayatına Etkileri
Sosyal anksiyete bozukluğu, kişide çocukluk döneminden itibaren başladığı takdirde ciddi özgüven kayıplarına sebebiyet verebilir. Bu bozukluğa sahip çoğu birey, bir şeylere odaklanmakta sorun yaşayabilirler. İşte, okulda veya evde yapmaları gereken işleri düzgün bir şekilde yapamayabilirler. Faaliyetlerini sınırlayacak şekilde sosyal durumlardan kaçındıkları için hayatları kötü yönde etkilenebilir. Çoğu zaman dikkat çekmemek için sessiz kaldıklarından hayatlarına yeni insanların girmesini engellerler, var olan insanlarla da yakın olamazlar ve zamanla toplumdan soyutlanmış hale gelirler. Tedavi edilmediği takdirde, bu durum kişide panik atak, depresyon ve aşırı alkol kullanımına sebebiyet verebilir. Sonuç olarak, sahip oldukları endişe ve korku hali onların her alanda zorluklar yaşamalarına sebebiyet verebilir [4].
Tanı Koyma ve Tedavi Süreci
Tanı koyma aşamasında ilk olarak doktor, bireyin anksiyetesine başka koşulların, fiziksel ya da zihinsel rahatsızlıkların neden olup olmadığını belirlemek için bazı taramalar yapar. Bu taramalarda fiziksel muayeneler ile semptomların tetikleyici nedenleri araştırılır [1]. Daha sonra belirtilerin ne sıklıkta ve hangi durumlarda ortaya çıktığına bakılır. Tüm bunların sonucunda ise, doktor sosyal anksiyete bozukluğu tanısı koyarsa bu rahatsızlığın ne kadar ileri seviyede olduğunu anlayabilmek için kişiye özel hazırlanmış testler ile değerlendirmeler yapılır ve tedavi sürecine geçilir.
Tedavi süreci, bireyin hayatının anksiyete tarafından ne kadar etkilendiğine bağlıdır. Sosyal anksiyete bozukluğu tedavisinde iki yaygın yol ayrı ayrı ya da aynı anda izlenebilir. Bu yollar; konuşma terapisi olarak da bilinen psikoterapi ve ilaç tedavisidir. Psikoterapi, çoğu vakada belirtilerin büyük derecede azalmasını sağlar. Birey, doktor ile sohbeti sırasında anksiyetesinin nedenlerini ve sonuçlarını daha iyi görmeye başlar. Bu olumsuz durumları nasıl değiştirebileceğini ve sosyal durumlarda nasıl kendine güven duyabileceğini öğrenir. Psikoterapi yöntemlerinden biri olan bilişsel davranışçı terapi (BDT) [2], anksiyeteli bireyin en kötü hissettiği durumlarla yavaş yavaş yüzleşmesini sağlar ve bu, bireyin olumsuz durumlarla başa çıkma becerilerinin gelişmesine yardımcı olmayı amaçlar. İlaç tedavisine gelindiğinde, doktor yan etki riskini azaltmak için bireyi düşük doz ile başlatabilir ve yavaş yavaş bu dozu artırılabilir. İlaç tedavisinde, belirtilerin gözle görülür bir şekilde azalması birkaç hafta ile birkaç ay arasında sürmektedir. Sosyal anksiyete bozukluğu tedavisi uzun süren bir süreçtir ve dolayısıyla hemen pes edilmemelidir. Bazı vakalarda belirtiler zamanla azalabilir ve ilaç tedavisine son verilebilir. Diğer vakalarda ise durumun tekrarlanmasını önlemek için yıllarca ilaç alınması gerekebilir.
Başa Çıkma Yöntemleri
Sosyal anksiyete bozukluğu ile başa çıkma yöntemlerinin başında nefes egzersizi gelmektedir. Kişinin, belirtileri hissetmeye başladığı andan itibaren derin ve kontrollü nefes almaya başlaması yatışmasına ve gevşemesine yarar sağlayacaktır. Olası durumlar hakkında çok fazla düşünmek ya da her şeyin kötü sonuçlanacağına kendini inandırmak, anksiyete durumunu daha da kötüleştirebilir. Bu sebeple, birey çok fazla olasılık ve negatif senaryoları düşünmekten kaçınmalıdır. Her ortama ayak uydurmak zorunda olmadığına ve herkesle iyi olma kaygısı gütmemesi gerektiğine kendini inandırmalıdır. Bu bozukluğa sahip bireyler, başkaları tarafından onaylanmayacakları ya da yanlış anlaşılacakları düşüncesi ile kendilerini sıkmamalıdırlar [2]. Nasıl göründüklerine, başkalarının kendilerine olan tepkilerine ve nasıl algılandıklarına dikkatlerini vermek yerine çevrelerinde olan güzelliklere dikkatlerini yoğunlaştırarak endişelerini en aza indirgemeye çalışmalıdırlar. Bu rahatsızlığa sahip bireyler, sosyal durumlardan kaçınmak yerine yavaş ve kontrollü bir biçimde korkularıyla yüzleşmelidirler. Son olarak, en önemli ve etkili bir yöntem olan psikolojik destek almaktan kaçınmamalıdırlar [3].
Kaynaklar
[1] Acıbadem Web ve Yayın Kurulu. Sosyal fobi. https://www.acibadem.com.tr/ilgi-alani/sosyal-fobi/#tedavi-yontemleri, (Erişim Tarihi: 25.09.2021).
[2] Higuera, V. Healthline. https://www.healthline.com/health/anxiety/social-phobia, (Erişim Tarihi: 24.09.2021).
[3] Karaoğlu, Ş. Sosyal fobiyle başa çıkmanızı sağlayacak 10 yöntem. https://www.psikologofisi.com/blog/sosyal-fobiyle-basa-cikmanizi-saglayacak-10-yontem, (Erişim Tarihi: 25.09.2021).
[4] NHS. Social anxiety. https://www.nhs.uk/mental-health/conditions/social-anxiety/, (Erişim Tarihi: 24.09.2021).
Yazar: Gizem Ersoy
Editör: Özlem Salman