İnsanlar, topluluk şekilde yaşayan sosyal canlılardır. İnsan yavruları, bakım verenine diğer türlerin yavrularına oranla daha uzun süreli ihtiyaç duyar. Söz konusu ihtiyaç bakım veren kişinin doğrudan yardımını gerektirir. Bu durum insanların birlikte yaşama ihtiyacını ve bağlanma gereksinimi göstermektedir [2]. Bağlanma kuramı, 1969 yılında John Bowlby tarafından geliştirilmiştir. Bağlanma kuramı yaklaşımı insan ilişkilerinin temeline ışık tutmaktadır. Bağlanma; bebeğin bakım verenine karşı yakın hissetme, karşılıklı duygusal bir bağ kurma, fiziksel ihtiyaçlarının karşılanması aynı zamanda tehdite veya tehlikeye karşı güven ihtiyacını kapsayan duygusal, fiziksel ve sosyal davranış biçimidir [1].
Bağlanmanın Aşamaları
John Bowlby’e göre bağlanma davranışı dört aşamadan oluşur [4]. Bu aşamalar şunlardır:
• 1.Aşama: “Ön Bağlanma”
Bebekler hayatlarının ilk iki ayında insanlar ile nesneleri birbirinden ayırt etmeyi keşfeder. Bunun ardından, insanlara çeşitli sesler çıkararak ve gülerek tepki vermeye başlarlar.
• 2.Aşama: “Oluşum Halindeki Bağlanma”
Bebekler, 2-8 aylık süre içerisinde bakım vereni ile yabancı bireyleri birbirinden ayırt etmeyi öğrenir. Bakım verenine karşı iletişimde istek ve olumlu tepkiler artar. Bu aşamada bebekler bakım veren kişi yanlarından ayrıldığında öfkelenirler. Duygusal bağlanma bebek-bakıcı arasında karşılıklı etkileşim olduğu sürece artar.
• 3.Aşama: “Gerçek Bağlanma”
8 aylıktan 18 aylığa kadar bebekler, bakıcılarını yakınlarında ararlar ve onların etrafında olmaya çalışırlar. Bu dönemde emekleme gibi fiziksel davranışlar artış göstermektedir. Bebekler fiziksel davranışlarına bakım vereninin verdiği tepkiler ile oldukça ilgilidir.. Bebekler bakıcılarıyla göz teması içerisindedir.
• 4.Aşama: “Karşılıklı İlişkiler”
18. ay ve sonrasında bebekler bakım vereni ile arasındaki iletişim konusunda daha hassas davranırlar. İletişim, ilgi, fiziksel temas ve sevgi ihtiyaçlarını belirtirler. Bakım verenin amaçlarına, tepkilerine ve duygularına duyarlılık gösterirler [4].
Bağlanma Türleri
John Bowlby’nin bağlanma kuramına 1978 yılında Mary Salter Ainswort ve arkadaşları “Yabancı Ortam Testi” yapmışlardır. Bu test sonucunda oldukça elzem sonuçlar elde etmişlerdir. Deney kapsamında 12-18 ay arasındaki bebekler anneleri ile çeşitli oyuncakların bulunduğu bir odaya alınmakta, anne-bebek yabancı odada biraz vakit geçirdikten sonra anne, bebeği odada yalnız bırakmakta ve daha sonra bebeğin yanına geri dönmektedir. Burada göz önünde bulundurulan öncüller; bebeğin, anne ile birlikte yabancı olduğu odadaki oyuncaklarla ilgilenip ilgilenmediği, annenin odadan ayrılmasına nasıl tepki verdiği, odada yalnız kaldığı sürede ne yaptığı ve en önemlisi annesi odaya döndüğünde nasıl tepki verdiğidir. Bu test sonucunda bebeklerin tepkileri incelenerek üç farklı bağlanma örüntüsü tanımlanmıştır. Bunlar; güvenli bağlanma, kaygılı-kaçıngan bağlanma, kaygılı-dirençli bağlanmadır. 1990 yılında Main ve Solomon bu üç bağlanma türüne ek düzensiz bağlanma adında dördüncü bir bağlanma türü eklemiştir.
1.Güvenli Bağlanma: Bebek yabancı olduğu odayı etkin bir şekilde araştırır. Oyun anında aktiftir. Anneleri odadan çıktığında annelerini ararlar ve ağlarlar. Anneleri odaya döndüğünde onları aktif karşılarlar. Kısa süre içinde kaygıları kaybolur ve oyuncakları keşfetmeye devam ederler.
2.Kaygılı-Kaçıngan Bağlanma: Bu
tür bağlanma örüntüsü gösteren bebekler çalışmaya katılanların %20’sini
oluşturmaktadır. Bu bağlanma türünün genel özellikleri ise anneleri odadan
ayrıldıktan sonra yalnızlıktan diğer bebeklere nazaran daha az rahatsızlık
duyarlar ve daha az sıkıntı yaşarlar. Anneleri döndüğünde onlarla temastan
kaçınırlar. Annelerinin iletişim çabasını yok sayarlar. Annelerine kıyasla
yabancı biriyle daha olumlu bir iletişim kurabilirler.
3.Kaygılı Dirençli Bağlanma: Katılımcı bebeklerin %10’u kaygılı dirençli bağlanma örüntüsü göstermiştir. İletişim ve yakınlık kurma, kurmama; temas etme, etmeme gibi konularda kararsızlardır. Bu bağlanma tipine sahip bebeklerin bir kısmı diğer bebeklere nazaran oldukça pasif bir kısmı ise oldukça kızgındır. Yabancı kişilere karşı fazlasıyla dikkatlidirler. Anne odaya geri döndüğünde bebek, anneye nasıl davranacağını kestiremez. Yakınlık ve temas ister gibi davranırlar aynı zamanda öfkeli ve yatışması zordur.
4.Düzensiz Bağlanma: Bebeklerin karşılaştıkları sorunların üstesinden gelebilmek için belirli bir yolları yoktur ve davranışları çelişkilidir. Duygularını uç noktalarda karmaşa ve korku ile ifade ederler. Hem kaçıngan hem de kararsız davranışlara sahiptirler. Yapılan araştırmalar bu tür bağlanma örüntüsüne sahip bebeklerin bakım verenlerinin depresif ve istismar edici davranışlarda bulunduğunu göstermektedir [1].
Bağlanma Davranışının Genel Özellikleri
Bakım veren ile bebeğin birlikte önemli derecede vakit geçirmesi, bakım verenin uzun süre boyunca çocuğun hayatında olması bağlanma örüntüsü üzerinde belirleyici rol oynar ve budavranışı hayat boyu devam eder. Erken çocukluk döneminde kazanılan bağlanma kalıplaşır ve kolaylıkla değişmez. Hayatın ilk aylarından itibaren bağlanma örüntüleri sosyal, duygusal ve fiziksel davranışların oluşturduğu karmaşık ve karşılıklı gelişen bir süreçtir. Yaşamın ilk yıllarında oluşan bağlanma, kazanılan duygular-davranışlar yeni ilişkiler kurarken tekrar karşımıza çıkmaktadır. Bağlanma, bütün memeli türlerinde oluşan bir davranıştır. Detayları ve biçimleriyle farklılık gösterir fakat hepsinde bağlanma davranışının temel amacı yakınlık kurmak, korunma ihtiyacını dengelemek ve hayatta kalmaktır [2].
Bağlanma Davranışının Uzun Süreli Etkileri
Birçok araştırmacı bireyin, yetişkinlik döneminde kurduğu ilişkilerin biçimini, niteliğini ve kişilerden beklentilerini belirleyenin erken çocukluk döneminde bakım veren kişi ile oluşan bağlanma olduğunu savunur [3]. John Bowlby’e göre; erken çocukluktaki bağlanma davranışının niteliği, kişilerin bireylerarası ilişkilerinde, duygusal, yakın ilişkilerinde ve anne-baba olunca çocuklarıyla geliştirdikleri ilişkilerde gözlemlenebilmektedir [1].
Kaynaklar
[1] Görgü, E. (2018). Okula devam eden 5-6 yaş grubu çocukların annelerinin bağlanma biçimleri, kişilik özellikleri ve çocukların bağlanma biçimleri arasındaki ilişkinin incelenmesi. Abant İzzet Baysal Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi, 18(1), 186-209.
[2] Soysal, A. Ş., Bodur, Ş., İşeri, E., & Şenol, S. (2005). Bebeklik dönemindeki bağlanma sürecine genel bir bakış. Klinik Psikiyatri, 8(2), 88-99.
[3] Tüzün, O., ve Sayar, K. (2006). Bağlanma kuramı ve psikopatoloji. Düşünen Adam, 19(1), 24-39.
[4] Zastrow, C. ve Kist-Ashman, K. (2014). İnsan davranışı ve sosyal çevre (2). Ankara: Nika Yayınevi.
Yazar: Himami Aşkar
Editör: Özlem Salman